Kültür Endüstrisi yeni yüzyılın yatırım alanlarından biri iken, ülkeler 1000 yıllık miraslarını bile markalaştırıp, dünyaya pazarlarken; Kanal İstanbul sadece İstanbul’un değil, insanlığın yüzbinlerce yıllık mirası yok etme riski taşıyor.
Dürüst olalım…Kanal İstanbul’u ekonomik, milli güvenlik, jeolojik, tarihi, siyasi açılardan tartıştık. Kültürel Miras başlığı bu tartışmalarda hak ettiği yeri bulamadı.
Başlayalım…
Sokağa sorduğumuzda İstanbul’da kültür, medeniyetler tarihi bütünleşmiştir, nice “İmparatorluklara Başkent” oluşudur, ilk akla gelen. Neyse ki, arkeolojik çalışmalar bu ezberi bozdu.
Dudullu, Göksu ve Pendik çevresinde 100 bin yıl öncesine ait buluntular bulundu.

Tarımcı toplulukların İstanbul’a yaklaşık M.Ö. 6500-6400 yıllarında ulaştığı tahmin ediliyor. Hatta bu dönem Fikirtepe Kültürü olarak adlandırılıyor. Bildiğimiz Fikirtepe, Kadıköy’deki rantsal dönüşüm faciası olan Fikirtepe.
Yenikapı’da M.Ö. 6500 yılına ait ahşap kaplı gömü bulundu.
Yine Yenikapı’da, Marmaray çalışmaları sırasında, yapılan kazılarda M.Ö. 5-10. yy ait Theodosius Limanı ve içinde barındırdığı 37 batık gemi bulundu. Yani dünyanın en büyük Orta Çağ gemi repertuvarı…
Buraya kadar yazılı olan tarihler ne kadar eskiye uzanıyor ve heyecan veriyor, değil mi?
Şimdi hazır olun…
Kanal İstanbul’un yok edeceği kültürel varlıklarımızın arasında

1.8 milyon yıl önce kalkerli kayaların yeraltı sularıyla oyulması sonucunda oluşan,
MÖ 600.000lerde insanlar tarafından kullanıldığı tespit edilen Küçükçekmece Gölü’nün çevresindeki Yarımburgaz Mağarası yer alıyor.
Küçükçekmece Gölü’nün çevresindeki Firuzköy Yarımadası üzerinde Bathonea Antik Kenti…
Antik Kent’te MÖ IV. yüzyıl ile MS XI. yüzyıllar arasına ait, limanlar, yollar, meydanlar, su yapıları, askeri, sivil ve dini yapılar ortaya çıktı. 2009 yılında başlayan kazı çalışmaları 15 yıl kesintisiz sürdü. Bakanlık tarafından 200 milyon liraya yakın ödenek aktarıldı. “Dünyanın En Önemli Arkeolojik Keşiflerinin İlk On Listesi”ne girdi. Yok olacak.

1883 yılında Fransa’dan getirilen mühendis, mimar ve ustalarca yaptırılan Terkos Pompa İstasyonu… Müze haline getirildi. İSKİ İstanbul Su Medeniyetleri Müzesi olarak kullanıyor, kentin “SU HAFIZASI”nı aktaran etkinlikler organize ediliyor.
16. yüzyıldan kalan Dursunköy Köprüsü, Mimar Sinan’ın Odabaşı Köprüsü’nün de proje kapsanımda taşınması planlanıyor. “Kanal İstanbul ile mobil tarihi köprü dönemini başlattık, bunlar anlamıyor” derlerse hiç şaşırmayın.

Bitmedi…
Osmanlı döneminde inşa edilen 5 baruthaneden biri olan Resneli Çiftliği diye de bilinen Azadlı Baruthanesi, Roma Dönemi’nden kalan Hasandere Köprüsü, 1893’te Sultan Abdülhamid döneminde Fransızların kurduğu Tarihi Kibrit Fabrikası, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından kurulan Çilingir Askeri Tabya yok olacak.

Akpınar Köy Mezarlığı, antik liman kalıntısı, su kanalları, kilise kalıntıları, çeşmeler, ahır, çiftlik yapıları ve çiftlik evleri, duvarlar, hamam kalıntıları, hazireler, kemerler, Keyhuda Mustaga Ağa Çeşmesi,Martilyon kalıntısı, Mimar Sinan Köprüsü, sarnıçlar,antik kent yerleşim kalıntıları, tapınak kalıntıları, Garip Dede Türbesi, Remzi Dede Yatırı, Cami Haziresi,Taş Ocağı Kalıntıları olmak üzere toplam 146 kültür varlığımız tehdit altında…
İBB Kültürel Miras’ın websitesinde Kanal İstanbul güzergahında yer alan kültür varlıkları ile ilgili her detayı bulabilirsiniz.
İBB üzerine düşeni yaptı. Şimdi sıra kültür sanat camiası, kamuoyu ve siyasi partilerin kültür politikaları yürütücülerinde…